Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 38. Bölüm!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ah Bu Töreler Seks Hikayesi 38. Bölüm!
Karım beni görünce, “Hoş geldin kocacığım!” diyerek karşıladı. Kaç gündür asık suratlıydı, ama şimdi yüzünde güller açıyordu. Karıma, “Kızlar evde yok mu?” diye sordum. “Yoklar, Semanur’a gittiler.” dedi. Refiye beni görünce birşey dememişti. Oysa karım çok mutluydu, “Biz de Refiye ablayla senden bahsediyorduk!” dediğinde Refiye’nin yüzü kızardı. “Ne konuşuyordunuz?” diye sorduğumda, “Ortak iş kuracakmışsınız. Ben de yeni öğrendim.” dedi. “Evet, bir giyim mağazası olacak.” dedim. Karım, “Ben de çalışırım orda, hem bütün gün evde sıkılıyorum zaten!” deyince, Refiye, “İyi olur, sen de gelirsin…” dedi. Refiye yere bakıyordu. Karımsa bir bana, bir Refiye’ye bakarken, bakışlarındaki imalar açıkça belli oluyordu.

Refiye, “Ben kalkayım artık…” deyince, karım, “Osman seni bıraksın, bu saatte tek başına gitme!” dedi. Refiye karımla vedalaşmadan dışarı çıktı. Ben de çıkmak için hazırlanırken karım kulağıma, “Bu gece sana sürprizim var!” dedi. (Ne sürprizi bu?) diye sordum kendi kendime. Refiye arabanın yanında bekliyordu. Birlikte arabaya bindik.

Evden uzaklaşır uzaklaşmaz, Refiye, “Karın aramızdakileri bildiğini söyledi. Nerden öğrenmiş, sen mi söyledin?” dedi. Canım sıkıldı bunu duyunca. “Kendince mantık yürütüp bulmuş. Geçen gece senin evinde kaldığımı anlamış. Ne söyledi sana?” diye sordum. “Birşey demedi. Kocamla arandakileri biliyorum dedi. Sonra da buna ses çıkarmayacağını söyledi!” dedi. “Anlamadım?” diye şaşkınca sordum Refiye’ye. “Karın ilişkimize itiraz etmedi. (Kocamı memnun edersen ben de memnun olurum. Sonuçta ben onun karısıyım, onun yeri benim yanımdır!) diye konuştu.” dedi.

Karım tuhaf tuhaf konuşmuştu, Elif için söylediklerini şimdi Refiye için de tekrarlıyordu. Refiye, “Karın seni çok seviyor, bu yaptıklarına ses çıkarsa senin onu terk etmenden korkuyor. Onun için de itiraz etmiyor!” dedi. Belki de Refiye’nin söyledikleri doğruydu. Karım beni sıkboğaz edip beni kendisinden uzaklaştırabileceğini düşünüp, yaptıklarıma ses çıkartmıyordu.

Başka birşey konuşmadan Refiye’nin evinin önüne kadar gelmiştik. Refiye, “Ben seni seviyorum, onun için karının dediği gibi ilişkimize devam etmek istiyorum. Ama böyle olmaz. Şeyy, hani demiştin ya, sana nikah yaparım diye… Halen ciddi misin o konuda?” diye sordu. “Evet, tabi ki ciddiyim. Benim namusum olmanı istiyorum. Eğer sen de istiyorsan, ben annemle babamla konuşurum. Ama senin çocukların ne der?” diye sordum. “Onların pek itirazı yok ama bir de senin onlarla konuşmanı istiyorum. Bir akşam buluşalım, etraflıca konuşursun onlarla. İtiraz edeceklerini sanmam!” dedi.

Dudağının kenarına bir öpücük kondurdum. Refiye’nin şimdi yüzü gülüyordu. İndi arabadan. Topuklularıyla binaya doğru salına salına yürürken, arkasından baktım bir süre. Yakında karım olacaktı Refiye. Eve döndüğüm zaman kızlar da gelmişti. Karımın yüzünde güller açıyordu. İlk evlendiğimiz zamanki gibiydi. Bana hizmet etmek için çırpınıyordu. Özge bundan rahatsız olmuştu, bakışlarından da anlaşılıyordu, erkenden odasına çekildi.

Karım benden sonra yatak odasına geldi. Ona baktım, üzerindekileri çıkardı, geceliğini giymeden çırılçıplak girdi yatağa. Karıma sıkıca sarıldım, “Özledim seni!” dedim. “Ben de!” dedi istekle. Sonra da, “Şey, Refiye sana birşey söyledi mi?” diye sorunca, “Anlattı birşeyler…” dedim. Karım, “Benim için mahsuru yok aranızdakilerin. Sonuçta ben senin karınım. Refiye iyi bir kadındır. Seni memnun edeceğine eminim!” dedi. “Refiye’yi de nikahıma alacağım. Onun orospunun biri gibi görülmesini istemiyorum etrafta!” dediğimde, karım ilk önce epey bir sustu. Ağlıyordu. Sonra, “Haklısın, böyle senin metresin gibi olmasındansa, senin karın olması daha iyidir!” dedi. “Merak etme, ben seni kimse için bırakmam!” dediğimde, “Biliyorum, seni çok seviyorum!” diyerek iyice sokuldu göğsüme. Sonra da, “Refiye hem güzel hem de zengin. Parasını da kullanırsın, kendisini de!” dedi gülerek.

İri memeleri göğsüme değiyordu. Kaç zamandır sikmemiştim karımı. Memelerine yumuldum hemen. Karım dünden razıydı. Uçlarını emdim, yaladım, dişledim. Karım inleyerek saçlarımı okşuyordu sürekli. Yarağım kazık gibi olmuştu, daha fazla devam edemeyecektim. Bir an önce içine girmek istiyordum. Karımın üzerine uzandım, bacaklarını ayırdı. Misyoner pozisyonunda amına girerek sikmeye başladım. Karım altımda, “Oğhh, oğhh, sik, sik, oğhh, ağhh!” diyerek inliyor, ellerini sırtımda gezdiriyordu. Ayakuçlarımdan destek alarak her seferinde daha büyük bir güçle amına girip çıkıyordum. Memeleri göğsümün altında yamyassı olmuş, yarak darbelerimle birlikte ileri geri sallanıyorlardı.

Karyola zangır zangır sallanırken, karımın inlemeleri çoğaldı, “Oğhh, daha çok, ığhh, sik, sik!” feryatları arasında altımda boşaldı. Bense daha güçlü şekilde amına girip çıkmaya devam ettim. Ancak daha fazla devam edemedim ve sarsılarak boşaldım amına. İkimiz de terlemiş ve yorulmuştuk. Karımın amından çıktım ve sırt üstü uzandım yanına. Başını göğsüme koydu. Nefes nefeseydik. Karım sürekli, “Seni çok seviyorum!” deyip duruyordu.

Bir ara, “Refiye seni memnun etti mi?” diye bir soru sordu. “Bu ne demek şimdi?” diye karşılık verdim. “Şeyy, kadın olarak diyorum. Seni tatmin etti mi? Zevk verdi mi sana? Hangimizden daha çok zevk alıyorsun?” diye peş peşe sorular yöneltti. Doğrusu zor sorulardı. Karım Refiye’yle yatmama ses çıkarmıyordu, ama ondan daha çok zevk aldığımı söylesem kıyameti koparabilirdi. Basit cevaplarla geçiştirmeye çalıştım, “İkinizin de yeri ayrı, böyle şeyler söyleme!” dedim. Ama karımın bu cevabımdan memnun olup olmadığını anlamadım.

Sabah Pazar günü olduğundan biraz geç kalkacaktım. Ama Pazar olmasına rağmen karım herzamanki gibi erkenden kalkmıştı. Giyindiğini gördüm ve “Yatsana biraz daha!” dedim. Ama karım, “Banyo yapıacağım. Cenabet cenabet dolaşacak halim yok! Hem çamaşırlar var makineye atılacak!” diyerek çıktı. Ben bir süre daha yattım yatakta. Aklıma birlikte olduğum kadınlar takılmıştı. Hacer, Emine, Esma ve diğerleri. Yengemle evlenmek, bana başka kadınlarla birlikte olabilmek için kapı açmıştı. Sabah sabah yarağım sertleşmişti bunları düşününce.

Karım ara ara yatak odasına girip çıkıyordu. Ona, “Bir rahat bırakmadın da yatayım!” dediğimde, “Kusura bakma, tamam tamam, hemen çıkıyorum!” dedi. Yatağın önünde domalmış, çekmecelerdeki çamaşırları düzeltiyordu. Giydiği uzun ve ince basma eteğin altında götünün yarığı belli oluyordu. O anda yataktan fırladım ve karımın beline sarıldım.

“Ay ne yapıyorsun, tövbe tövbe, bırak, çocuklar kalktı!” dese de, “Kalktılarsa kalktılar! Seni sikmeden bırakmam!” dedim. Karım çırpınırken onu yatağın üzerine fırlattım. Yatağın üzerinde aşağı yukarı yaylandı. Eteği kalçalarına kadar açılmıştı. Hemen yatağın üzerine çıktım, külotumu sıyırıp çıkardım. Karım yarağımın kalkıklığını görünce, “Ayy, azdın mı sabah sabah?” dedi. “Beni azdırdın!” dedim onu yanağından öperek.

Karımı sol kolunun üzerine uzandırdım, eteğini beline doğru sıyırıp topladım. Altında pamuklu beyaz külotu ile kalmıştı. Onu da bacaklarından sıyırıp çıkardım. “Ayy, ne yapıyorsun herif, delirdin mi, çocuklar kalktı diyorum sana!” diyordu. Ama onu dinlemeye niyetim yoktu. Karımın götünün yanaklarını yoğurdum iyice, parmaklarımla götünün deliğini açığa çıkardım. Karım, “Götten mi yapacaksın?” diye sorunca, “Evet, şöyle götünü bana doğru döndür iyice!” dedim. Karım yüzünü yatağa gömdü, götünü ise benden yana çevirmişti. Ben de sol yanıma uzandım, yarağımı sıvazladım bir süre. “Sağ bacağını az kaldır!” dedim, dediğim gibi yapıp kaldırdı bacağını. Parmağımla göt deliğini iyice açığa çıkardım, yarağımı açık göt deliğine zorlamaya başladım.

Karım, “Iğhh, ağhh!” diye sesler çıkartmaya başlamıştı. Sağ eliyle, sağ bacağını dizinin altından tutarak kaldırmış, diğeriyle de karyolanın demirinden tutunmuştu. Yarağım götüne gittikçe daha çok girerken yüklenmeye devam ettim. Yarağımın yarısından fazlası götündeyken belimi oynatarak hızlı hızlı pompalamaya başladım. Karım, “Ayy, ağhh, ığhh, ağhh!” diye diye inlerken, yatak da zangırdıyordu. Karım halen giyinikti, gömleğinin üzerinden memelerini avuçladım. İçine sutyen giymediğini fark ettim. Yumuşak ve dolgun memelerini hissetmek zaten kalkık olan yarağımı daha da serleştirdi. Karımın götüne daha sert girmeye başladım. Karım, “Ağhh, yavaş, ayy, ağhh, ığhh, yavaş!” dese de, onu dinleyecek halde değildim.

O sırada kapının buzlu camının önünde bir gölge gördüm. Kızlardan birinin içeriyi dinlediği belliydi. Genelde Özge yapardı böyle birşeyi. Ama Esra da olabilirdi, emin değildim. Çünkü son zamanlarda Esra’nın davranışlarında birtakım değişiklikler seziyordum. Esk**en Esra banyoya girdiğinde 5 dakikada yıkanıp çıkarken, şimdilerde yarım saatten fazla kalıyordu. Belki banyoda çıplak halde aynanın karşısına geçiyor, palazlanan vücudunu seyrediyordu, belki de kendiyle oynuyor, masturbasyon yapıyordu. Ayrıca kendisinin bir sürü yeni ayakkabısı olduğu halde, birkaç kez Özge’nin topuklu ayakkabılarını giydiğini gördüm. Ayağında topuklularla Esra’nın götü iyice dışa çıkıyor, üzerine giydiği dar bluzlardan, büyümüş oldukları belli olan göğüsleri ile, çok alımlı ve çekici bir genç kadın havasına bürünüyordu. Esra içine kapanık bir kızdı, ama kimbilir içinde ne fırtınalar kopuyordu…

Karım altımda acı içinde sesler çıkarırken kapının camını görecek halde değildi. Bense aynı sert tempomla götüne girip çıkmaya devam ettim. Ama bu pozisyonda yorulmuştum. Götünden çıktım. Karım aynı pozisyonda yatmaya devam ediyor, “Ağhh, ığhh!” diye söyleniyordu. “Bitti mi?” diye sorunca, “Bekle!” dedim. Dizlerimin üzerinde çöktüm, karımın sol bacağını altıma aldım. Sağ bacağını tuttum ve dizinden kırdım. Karımın götü istediğim pozisyona gelmişti. Yarağımı yeniden götüne sokmaya başladım. Bu şekilde daha rahattım. Götüne olanca gücümle pompalıyordum. Karımın götü taşaklarıma kadar alıyordu yarağımı. Karımsa, “Ağhh, yavaş, çıkar, ayy, ağhh!” diye adeta feryat ediyordu. “Bağırma, kes sesini!” demek zorunda kaldım. Ama karım bağırmaya devam ediyordu. Başını yastığa gömdü, biraz olsun sesi kısılmıştı şimdi. Bir eliyle yastığı tutmuş ısırıyor, diğeriyle karyolanın demirlerinden sıkıca tutuyordu.

Bu şekilde bir süre daha çalıştım götünde, sonunda sarsılarak boşaldım. Götüne biraz daha girip çıktım. Karımın götü artık epey genişlemişti. Götünden çıktığım zaman deliğinin açıklığı beni bile şaşırttı. Döllerim götünden kasıklarına akıyordu. Karım yavaş yavaş doğruldu, “Ayy, ağhh, belim, çocuklar duyduysa mahvolduk. Lanet herif, şu işi gece yapsan olmuyor mu!” diye söyleniyordu. Külotunu giyindi, üstünü başını düzeltti.

Ben pikenin altında bir süre daha kaldım, sonra kalkıp giyindim. O ara odanın kapısı açıldı, Özge ile göz göze geldik. Bana gözlerini kırpmadan baktı bir süre, ardından kapıyı usulca kapadı tekrar. Az önce ben annesini sikerken, kapının önünde durup bizi dinleyen de oymuş demek ki diye düşündüm.

Karım banyodaydı, yeniden banyo yapmak zorunda kalmıştı. Karım halen banyodayken ben de girdim içeri. Karım, “Sen neye geldin, ben çıkıyorum şimdi!” dediğinde, “Şu sırtımı sabunla, kaç zamandır tek başıma yıkanıyorum, bu nasıl evlilik böyle?” dedim. “Gel Allah’ın belası, gel!” diyerek gülümsedi. Kızlar içerdeyken karı koca birbirimizi güzelce sabunladık, yıkandık.

Kahvaltıda Esra bir bana, bir annesine bakıyordu. Sonra kıkırdayarak, “Sıhatler olsun!” dedi. Karım utanmış, kızarmıştı, Esra’ya, “Önüne bak kız Allah’ın cezası, ne sırıtıyosun öyle?” dedi öfkeyle. Özge ise önündeki tabağına bakıyordu sadece. Kahvaltıdan sonra karım, “Geçen sefer bizi gezmeye götürecektin olmadı, ama şimdi kaçarın yok, bugün bizi gezdireceksin!” dedi gülerek. “Tamam, hazırlanın!” dedim.

Esra’yı yukarıya gönderdim, annemlere haber vermesi için, onların da gelmesini istiyordum. Ama annem, “Benim başım ağrıyor…” diyerek gelmek istemedi. Elif te annesine gideceğini söylemişti. O zaman Elif’i de alarak yola koyulduk. Elif çocuklarıyla arka koltuktaydı. Onları teyzemlerin evinin önünde indirdim, “Akşama ben alırım, kendi başına gitmeye kalkma!” dedim. Elif gidince, karım bana, “Allah senden razı olsun, şu kadıncağıza sahip çıktın!” dedi. Karımın Elif’le arası iyiydi, onun beni sevdiğini biliyordu ve buna itirazı da yoktu.

Arkada oturan Özge’nin bakışlarını görüyordum dikiz aynasından. Sinirinden dudaklarını kemiriyordu. Kendini bana beğendirmek için bugün epey çaba sarf etmişti Özge. Herzaman uzun ve bol etekler giyerken, bugün dizlerinin hemen altına gelen dar kot bir etek giymiş, ayağına da geçen günkü beyaz yüksek topuklu ayakkabısını giymişti. Etek götünü iyice belli etmiş, götü tümsek gibi meydana çıkmıştı. İnce ten renkli parlak bir çorap vardı ayağında. Üzerine de beyaz dar bir gömlek giymiş, başını kırmızı parlak bir türbanla sıkıca bağlamıştı. Dudaklarına kırmızı bir ruj sürmüş, yanaklarına, gözlerine güzel bir makyaj yapmıştı. Refiye’nin karıma verdiği kokudan sıkmıştı.

Karım kokuyu farkedince, “Kız sen ne ik**e bir benim kokumu sıkıyorsun üstüne? Sen kendi kokunu sıksana!” dedi azarlayarak, “Hem o üstün başın ne öyle? Öyle etek mi giyilir!” dedi. Sesi daha çok çıkıyordu karımın. Müdahale etttim, “Karışma kıza, ne istiyorsa giysin!” dedim. Benim kendisine tepki verdiğimi gören karım, “Yok ben birşey demiyorum da, daha güzel etekleri vardı, onlardan birini giyseydi daha iyi olurdu…” dedi.

Karıma, “Ne isterse giysin! Hem sen de biraz baksan kendine iyi edersin!” dedim. “Benim neyim varmış?” dedi şaşkınlıkla. İnce, uzun ve bol siyah bir pardesü giymiş, başını büyük bir renkli türbanla bağlamıştı. Ayağında da siyah çorapla siyah babetleri vardı. “Yas mı tutuyorsun, öyle siyah siyah giyindin?” dedim. Karım dediklerime üzülmüş gibiydi, “Güzel olmamış mı böyle?” diye sordu. “Güzel, güzel de, ne bileyim Antalya’daki gibi giyinsene!” dedim. Karım, “Burası Konya, Antalya değil!” dedi sinirle. Sonra da, “Ben böyle iyiyim, kimseye kendimi beğendirme gibi bir derdim yok!” dedi. Daha fazla üzerine gitmek istemedim. Karım mutaassıp bir kadındı, burada dediğim gibi giyinmeyeceğini ben de biliyordum.

Karım ve kızlarla önce Lunaparka gittik, sonra güzel bir yemek yedik. Ardından Esra’nın beğendiği bir filme bilet aldım. Film hem altyazılı, hem de üç boyutluydu. İzlememiz için bize gözlük verdiler. Karım bundan çok rahatsız olmuştu. O nedenle film esnasında başını omzuma koyarak uyumaya başlamıştı. Karım sağımdaki koltuktaydı, solumda ise Özge oturuyor, onun solunda da Esra oturuyordu. Sağ elimi karımın omzuna atmış, sarılmıştım karıma. Açıkçası ben de böyle şeylere pek alışık değildim.

Özge bacak bacak üstüne atmıştı. Diz altına gelen eteği sıyrılmıştı ve naylon çoraplı bacakları görünüyordu. Gözleri ekrandaydı. Karım omzumda uyuyor, Esra kendini filme kaptırmıştı. Sol elimi yavaşça alttan Özge’nin bacağının üstüne koydum. Bir süre dolgun bacağında gezindi elim. Yarağımın sertleştiğini hissettim. Özge başını hafifçe benden yana çevirdi, ama ses etmedi. Esra’nın ya da karımın görmesinden çok korktuğum için, daha fazlasını yapamadım. Sinema çok kalabalık değildi, ama etraftan da görebilirler diye korkuyordum. Ancak bu kez Özge ayağını alttan baldırıma sürtmeye başlamıştı. Yanında oturan kardeşinden korkmadan ayağını dakikalarca sürttü baldırlarıma. O anda canım çekti Özge’yi yeniden. Bu kızda şeytan tüyü vardı, ne yapıp edip beni azdırmasını biliyordu.

Geri dönüşte teyzeme uğrayıp Elif ve çocuklarını aldım, yola devam ettim. Eve gelince, Elif ve karımla birlikte annemlere çıktım. Özge bizimle gelmemiş, direkt eve girmişti. Esra okuldan bir arkadaşına gitmek için yolda inmişti, izlediği filmi anlatacaktı arkadaşına. Karım bir süre sonra, “Başım ağrıyor…” diyerek eve indi. Ben de fazla kalmadım, biraz uzanmak istiyordum. Belki Özge de yatmıştır diye, uyandırmak istemediğimden anahtarımla açtım kapıyı.

Yatak odasına baktım. Karım çoktan horlamaya başlamıştı bile. Esra ise kim bilir ne zaman gelecekti. Özge’nin odasının kapısını açtım yavaşça. Özge üzerini çıkarmadan alttaki ranzaya uzanmıştı. Sol bacağını kendine doğru çektiğinden eteği açılmış, naylon çoraplı bacakları ortaya çıkmıştı. Kapıyı kapadım yavaşça ve yatağın yanında yere çöktüm sessizce. Elimi bacaklarına attım, açık kalan eteğinin içinden kalçalarını avuçlamıştım ki, Özge kendine geldi. “Hiii!” diye bir ses çıkardı, korkmuştu. Ama sonra benim olduğumu anlayınca korkusunu unuttu.

Sol elim kalçalarını avuçluyordu. Onun bu hali beni azdırmaya yetmişti. Elimi çektim kalçasından, yavaşça doğruldu. Başı üst ranzaya değdiğinden, öne doğru biraz eğildi kamburunu çıkararak. Özge’ye, “Çok güzel olmuşsun bugün!” dediğimde, “Annemle barıştın di mi?” dedi. “Evet!” dedim. Kızmıştı cevabıma. Ona, “Annen içerde yatıyor, Esra da yok. Bu fırsatı kaçırmayalım!” dedim. Ama Özge, “Olmaz, sana küstüm ben!” diyordu. Aklınca bana naz yapıyordu. “Bırak naz yapmayı!” dedim ve kolundan sertçe tuttum onu. Kaldırırken kafası ‘Donk!’ diye ranzaya vurdu. İyiki de başında türbanı vardı yoksa epey zarar görebilirdi.

Özge kafasını tutarken, “Ne yapıyorsun sen?” diye söylendi. Ama çok azmıştım, onu dinleyecek halde değildim. Alt ranzadan tutunarak domalmasını söyledim. Dediğim gibi yapıp ellerini yatağın üzerine koydu. Arkasına geçtim. Eteğinin fermuarını açtım ve aşağı sıyırdım, bacaklarından çıkardım. Şimdi parlak naylon külotlu çorabıyla duruyordu. Çorabın içine beyaz bir külot giymişti, ama külot götünün arasına kaçmış gibiydi.

Çorabını ve külotunu beraber indirdim. Özge yine, “Amımdan sik beni, kadın olmak istiyorum, artık götten istemiyorum!” demeye başlamıştı. “Olmaz dedim ya sana kaç kere!” dedim sinirle. Aslında amına girmek için yanıyordum, ama kendime engel olmam gerekliydi. Pantolonumun içinde yarağım sertleşmişti. Pantolonumu ve külotumu sıyırdım. Yarağımın ucundan sıvılar gelmeye başlamıştı. Sıvazladım yarağımı bir süre, iyice kalkmıştı şimdi. Yarağımı tutup Özge’nin açılmış göt deliğine bastırmaya başladım.

Derin bir, “Iğhh!” sesi geldi Özge’den. Yarağım yavaş yavaş daha derinlere girerken, Özge, “Ağhh, yavaş, ayy, ağhh!” diyordu. Onu kızdırmamak için bir süre bekledim götünde. Ardından ufak ufak götüne girip çıkmaya başladım. Özge şimdi, “Iğhh, ığmm, oğhh, ığmm!” diyerek ve başını sağa sola sallayarak inliyordu. Karım içerde olduğundan götüne sert sert giremiyordum Özge’nin. Yoksa çektiği acıdan çıkaracağı feryatlar karımı uyandırabilirdi.

Kalçalarından sıkıca tutup, götüne yavaş ama seri hareketlerle girip çıkmaya devam ettim bir süre daha. Bu şekilde Özge de acı çekmiyor, sadece aldığı zevkle inliyordu. Dakikalar sonunda sarsılarak götüne boşaldığım zaman zevkten inliyordum. Bir süre daha kaldım götünde, sonra çıktım. Döllerim göt deliğinin ağzından taşıyordu. Özge de doğruldu yavaşça, yüzünü bana doğru döndü. Amının önünde epey alınmamış kıl vardı. “Beni ne zaman traş edeceksin?” diye sordu. “Bir fırsatını bulursam!” dedim. O anda yüzüne de baktım. Yanaklarında, dudaklarının üzerinde de alınması gereken tüyler vardı. Kaşları da epey kalınlaşmıştı. “Sana para vereyim, yaptır bunların hepsini. Tatile gitmeden önce götürmüştüm sizi bir yere, gene oraya git!” dedim. “Tamam!” dedi sevinçle ve boynuma sarıldı. Dudaklarımdan öptü uzun uzun.

Özge banyoya geçerken, ben de üzerimi toparlayıp salona geçtim. Bir sigara yaktım. O anda aklıma Esma geldi. Onu aradım, halini hatırını sordum. Esma, “Ben de şimdi kaynanamla senin hakkında konuşuyordum. Kaynanam sana çok teşekkür ediyor bu verdiklerin için. Buyursun gelsin, bir kahvemizi içsin diyor!” dedi. “Bakalım, bir ara uğrarım!” dedim. “Tamam, ne zaman istersen gel!” diyerek kapadı telefonu. Esma’yla daha çok işim olacaktı anlaşılan.

Uykum gelmişti, yatakodasına gidip, karımın yanına uzandım ben de. Uyandığımda karım yanımda yoktu, içerden baldızım Zarife’nin sesi geliyordu…

[Osman]

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *