İş arkadaşım, Komşum, Erkeğim!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

İş arkadaşım, Komşum, Erkeğim!

Adım Gül. 40 yaşındayım. Şehre yakın bir beldede oturuyorum. Kocamla aramızda bir hayli yaş farkı var, 58 yaşında. Üniversitede okuyan bir kızım var. Bu yüzden beş yıldır çalışıyorum. Kocamın kendine hayrı yok, aldığı parayı içkiye, at yarışına yatırır.
Bizim burada evler bahçe içinde, genelde iki kat ve bir de çekme katlıdır. Çalıştığım şirkette Selçuk adında yeni bir teknisyen işe başladı. Ev arıyordu. Yan komşumun çatı katını Selçuk’a önerdim. Hemen kiraladı ve artık işe sabah akşam beraber gidip geliyorduk. Selçuk 32 yaşında, boylu poslu, yakışıklı bir delikanlı…
Selçuk ile komşu olalı üç ay geçmişti. Yaz aylarındaydık. Bir akşam işten çıktık, minibüs tıka basa geldi, zor bindik. Selçuk arkamda, kapı zor kapandı. En nefret ettiğim olay… Sardalya konservesi gibi tıkış tepiş yolculuk yapıyorduk. Arkamda duran Selçuk, kalabalık nedeniyle zorunluluktan resmen kalçama yapışmıştı.
Az bir zaman geçti ki, kalçalarımın arasında yavaş yavaş bir sertlik hissetmeye başladım. Bir an tedirgin oldum, ancak ne diyeyim adama, araba tıkış tıkış… Delikanlı adam… Kucağında benim kalçalarımı, sıcaklığını hissedince ister istemez aleti sertleşmiş olmalı…
Önce aldırış etmedim. Ancak ince kumaşlı eteğimden sertliği o kadar çok hissediliyordu ki… Kalçamı öne çekeyim dedim, ama olmuyordu, önümde yer yoktu. Bir müddet sonra minibüs dura kalka, gaz fren yapa yapa yolculuğumuz ilerledikçe, kendimin bile inanamadığım bir şey oldu.
Minibüsün her sallantısında arkama sürtünüp duran sert erkekliğin teması beni müthiş tahrik etmeye başladı. Zira neredeyse aylardır kocamla sevişmiyorduk. Hele son günlerde sevişmeyi bırakın, hiç dokunmuyordu bile bana…
Zaten ben de çalışmak ve eve para yetiştirmekten kadınlığımı unutmuştum. Kocamın üstüme çıkıp horoz gibi gagalayıp inmesinden ibaret sevişmelerini aramıyordum bile…
Neyse… Ben tahrik olup biraz kendimi salınca, Selçuk biraz daha arkama dayandı. Şimdi önündeki sertlik tam kalçamın arasına oturmuş, minibüs sallandıkça sürtünüyordu.
Adamakıllı tahrik olmuştum ve külodum bile ıslanmaya başlamıştı. Unuttuğum kadınlığım aklıma gelmişti. Öyle zevk alıyordum ki o sertliğin temasından, neredeyse eteğimi kaldırıp girse itiraz edemeyecek haldeydim.

Minibüsten inip evlerimize yöneldiğimizde yüzüm kıpkırmızıydı. Yine de sanki hiçbir şey olmamış gibi, iyi akşamlar dileyip ayrıldık.
O akşamdan sonraki yolculuklarımızda, iş çıkış kalabalığının yaşandığı akşamlarda bu minibüs macerası hep devam etti. Resmen ikimiz de birbirimizi tahrik eder olmuştuk. Fakat bu konu onca sohbetlerimiz sırasında dile getirilmiyor, bu konuda hiç bir şey konuşmuyorduk. Sanki aramızda sözsüz bir anlaşma var gibiydi.Yine bir akşam tam minibüsten inerken, kocam da bahçe kapısındaydı ki, Selçuk iyi akşamlar demeden,“Ya, unutuyordum Gül abla, eve internet bağlattım. Eğer Oya ile görüntülü konuşmak istersen, akşam yemeğinden sonra gelebilirsin!” dedi.
İzmir’de okuyan kızımı özlemiştim elbette ama, Selçuk ile onun evinde yalnız olmak… Ondan değil asla, ben kendimden korkuyordum. Dayanamamaktan, oğlanın kucağına atlamaktan korkuyordum.Bu haberi duyan kocam da bana,
“Gül bak ne güzel bir şey ya… İstiyorsan git, kızınla görüş. Zaten ben de kahveye çıkıyorum!” dedi. Mendebur herif, zaten her akşam kahveye çıkıyorum der, gecenin bir yarısı kör kütük gelir.
Gece vakti genç bir delikanlının evine gitmeme bile aldırmıyordu salak… Kendisi gibi benim de içimin geçtiğini, seksle ilgilenmediğimi zannediyordu herhalde… Ah bir bilse içimden geçenleri aptal… Neyse, ben Selçuk’a,“Bakalım, ev işlerini halledebilirsem gelirim!” diyerek geçiştirdim.
Ama hep aklımda minibüsteki halimiz vardı ve onunla yalnız kaldığımda, en azından benim için işin sonunun nereye varacağını biliyordum. Dayanacak halim kalmamıştı çünkü, rüyalarıma bile girmeye başlamıştı.
Her gece gittikçe erotik bir hal alan düşlerimde genç erkeğimle sevişip duruyordum. İkimiz de birer porno yıldızı gibiydik, bitip tükenmez bir güçle olmadık şeyler yapıyordu bana… Her sabah gördüğüm rüyanın tesiriyle dokunsam boşalacak halde uyanıyordum.
Yemekten sonra hava kararmıştı, ama halen gidip gitmemeye karar veremiyordum. Sonunda gitmeye karar verdim. Önce bir duş aldım. İç çamaşırlarımı ve giysilerimi değiştirip saçımı makyajımı yaptım, Selçuk’un evine çıktım. Kapıyı çaldım. Heyecandan yaprak gibi titriyordum. Kapı açıldı, üzerinde sadece bir şortla Selçuk karşımda duruyordu.
Günler boyunca önümde arkamda bana temas eden iri yarı, kaslı bedeni gözümü aldı bir anda… Çelik kapıyı açarken kasılan kollarının pazuları, gergin ve kaslı karnı, geniş omuzları, biraz kısa deniz şortunun önündeki büyüklüğü açıkça belli olan kabarıklık… Benim için mi, benim gelmemle mi kalktı bu koca şey yoksa?
Geniş göğsündeki kıvırcık tüyleri ortada daralıyor, bir ırmak gibi göbek deliğinden aşağıya şortunun içine kadar uzanıyordu. Öyle tahrik edici bir çekiciliği vardı ki oğlanın… Bir şey diyemedim, yutkundum.
“Buyur gel Gül abla!” dedi sessizlik uzayınca… Ben içeri girer girmez kapıyı kapatan Selçuk’la karşı karşıya donup kaldık. Göz göze geldik.
Heyecandan göğsüm istemsizce inip kalkıyor, dudaklarım titriyordu. Selçuk gözlerimdeki ifadeden hissettiklerimi anlamış olmalı ki, belimden yakaladığı gibi kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı. Kendimi çekmek istedim. Kollarının arasında çırpınıyor, kollarının sert pazularını tutup öpmesine engel olmak ister gibi numaradan,
“Yapma Selçuk… Bırak beni…” diyordum. Ama sanki ben yap demişim gibi daha çok kendine çekip, boynuma gerdanıma öpücükler kondurmaya başladı. O arada ellerini de kalçalarıma indirip, biraz daha kendine çekti.

Sertleşmiş yarağını hemen göbeğimin altında hissetmeye başladığımda, benim ellerim de Selçuk’un belinden yakalamış, birbirimize kenetlenmiş hale gelmiştik. Artık bir anda dudaklarımız dillerimiz birbirine girmiş, telaşla öpüşüyor, hatta arada şehvetle dudaklarımızı ısırmaya başlamıştık.
Bu vaziyette öpüye öpüşe beni odaya çekti, adeta sürüklendik ve yatağa yuvarlandık. Alt alta, üst üste yatakta yuvarlanıyor, birbirimizin dudaklarını hırsla somuruyorduk.
Selçuk üstüme çıktığı bir anda üzerimdeki tişörtü çıkardı ve dudaklarını göğüs çatalıma yapıştırdı. Bir eli sütyenimin üzerinden göğüslerimi okşarken, diğer eli eteğimin altından apış arama girmiş, külodumun üzerinden amımı okşamaya başlamıştı.
Ben iki elimle Selçuk’un altındaki penye şortunu sıyırdım. İçinde külot yoktu. Elime direkt sertleşmiş, alev gibi yanan penisi gelmişti. Hasretle, hırsla tutup parmaklarının arasında sıktım, teninin sıcaklığını hissettim. Okşadım, sertliğini, damarlarını keşfetmek ister gibi parmak uçlarımla her yerini yokladım.
Selçuk birden kalktı, eteğimi külotumla beraber sıyırıp çıkarttı ve ağzını amıma gömdü. Amımın dudaklarını emiyor, dilini içime sokup çıkarıyordu.Ben de ters dönüp Selçuk’un penisini yakaladım. Dondurma yalar gibi yalıyor, kafasına öpücükler kondururken sıvazlıyordum. Amımın yalanması o kadar güzel bir duyguydu ki, bir anda yükselmeye başladım. Nöbet geçirir gibi titreyerek ve inleyerek çoktandır unuttuğum orgazm zevklerinin girdabında kayboldum adeta…
Kalçamı yukarı kaldırıp, amımı Selçuk’un ağzına doğru bastırıyordum ki, Selçuk da inleyerek, elimle sıvazladığım, başını dudaklarımın arasında, ağzımın derinliklerinde kaybettiğim erkekliğinden lav gibi fışkıran menilerini suratıma ve göğüslerime doldurmaya başladı.
Selçuk boşalması bittikten sonra dönerek yanıma uzandı ve çarşafla üzerimdeki döllerini sildi. Birer sigara yaktık. Terden su içinde kalmıştık. Ama başımı göğsüne çekerek, önce alnımdan sonra dudaklarımdan öperek,“Sevgilim… Çok seksi, müthiş güzelsin, bir harikasın!” diye diye her yerimden öpmeye başladı.“Yalan söylemene gerek yok, işyerinde senin yaşıtın kadın kız dolu…” dedim kıvranarak…
“Bebeğim ne yapayım ben onları… Ben senin gibi olgun, evli, istekli kadınlardan hoşlanıyorum. Sen benim tanrıçamsın aşkım… Kendini onlarla bir tutma..”O arada sütyenimi de çözerek sıyırdı, dikleşmiş göğüs uçlarımı öpüp, elleri ile de göğüslerimin altından okşamaya başlamıştı. Ben de ellerim başında, saçlarının arasına parmaklarımı geçirmiştim. Mutlulukla,“O kadar çok uzun zaman oldu ki… Sevişmeyi neredeyse unutmuşum!” dediğimde,“Artık sen benim kadınımsın!” dedi. “Sana kadınlığını ve sevişmeyi yeniden öğreteceğim. Her zaman… Hiç tatmadığın zevkleri tattıracağım sana kadınım…”
“Sen de benim erkeğimsin!” derken, tekrar Selçuk’un erkekliğini sıvazlamaya başlamıştım bile..Selçuk da boş durmuyor, her yerimi okşayıp, göğüslerimden aşağılara doğru yalıyordu. Eli de amımı bulmuştu. Parmaklarını kullanarak deliğime girip çıkmaya başladığında, benim inlemelerim duvarlarda yankılanıyor,“Hadi sok! Sookk!” diye yalvarırcasına inliyordum.Bacaklarımı açtığımda, Selçuk da yerini almış, yeniden sertleşmiş yarağının başı amımın dudaklarını aralayarak deliğimi buldu. Ayak bileklerimden tutup bacaklarımı yukarı kaldırırken, yarağı da kayganlaşmış amımın derinliklerine birden bire giriverdi.

Oohh… Ne muhteşem bir şeydi! Amımın duvarları yarağını öyle bir sarmıştı ki, tüm damarlarını hissediyordum. Yine birden kalçamı yukarı doğru kaldırarak amımı kastığımı hatırlıyorum. Selçuk’un yarağını sanki içimde hapsetmek ister gibi, aynı anda öyle bir “Aaahhhhh!” çektim ki…Selçuk birden ağzımı kapattı ve girip çıkmaya başladı. Artık kendimden geçmiş gibiydim. Rahat bir onbeş dakika girip çıktı amıma… Amıma her girişinde, zevkten resmen bağırıyordum.
Selçuk birdenbire hızlandı… Kasıkları kasıklarıma, taşakları altta götümün deliğine çarpıp duruyordu. Erkekliğini dibime kadar bastıra bastıra sokuyor, sonra geri çekiliyor, bunu büyük bir hızla yapıyordu.Ben yine inleyerek kasılmaya ve orgazm olmaya başlamıştım. Selçuk ta fazla dayanamadı ve içime fışkırmaya başladı. Üüüüffff, müthiş bir orgazm yaşıyorduk ikimiz de… Aynı anda boşalmıştık.
Bir müddet yatıp dinlendikten sonra giyindim. Bilgisayarı açtı, kızımla görüntülü konuştuk bir süre… Selçuk konuşma bitene kadar kameranın arkasında çırılçıplak, önünde sertleşmiş, dimdik duran sikiyle, eliyle sıvazlayarak bana baktı durdu…Konuşma biter bitmez arkama geçip bilgisayar masasına domalttı beni… Eteğimi belime sıvadı, külodumu indirdi. Bir anda yarım saattir zor zaptettiği sikini arkamdan amıma geçiriverdi. Dakikalarca belimden tutup arkamda gidip geldi. Şehvetten dizlerim titreye titreye, inleye inleye müthiş bir orgazm daha yaşadım.
Saatler iyice ilerleyene, kocamın geliş saatine kadar yatakta çırılçıplak sevişip koklaştık. Pek içki kullanmadığım halde, yatağa getirdiği kırmızı şarap kadehlerini yudumlayarak biraz mola veriyorduk. Yattığım yerde ağzına aldığı şarabı dudaklarından bana içiriyor, delirtiyordu beni…Aynı şeyi ben de ona yapıyor, şaraplı dilimle onun dilini okşuyor, tahrik etmeye çalışıyordum. Bu şarap molası boyunca biraz dinlenip kendimize geliyor, sonra tekrar sevişmeye devam ediyorduk.
Sonunda her güzel şey gibi yaşadığım bu güzel anlar da bitmişti. Artık ayrılmak zorundaydık. Zorlukla giyinip eve gittim. Kocam gece yarısından sonra eve gelip yatağa girdiğinde ben hala yaşadığım inanılmaz sevişmeyi, Selçuk’un bana yaşattığı korkunç zevkleri düşünüyor, tekrar tekrar o anları her ayrıntısıyla yaşıyordum.
Ertesi gün işe gittik yine… Ama ikimiz de birbirimize baka baka akşamı zor yaptık. Ertesi akşamki sevişmelerimizde artık hiç bir sınır kalmadı. Aklımıza ne gelirse, canımız ne isterse, hangi pozisyonu isterse yaptık, gerçekleştirdik, zevk aldık, zevk verdik.Hala da aynı şekilde devam ediyoruz. Böylece erkeksiz, kupkuru yaşadığım onca ayın, hatta yılın seks hasretini çıkarıyorum!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *